Aba altından değnek göstermek: Sakin, yumuşak görünmekle birlikte karşısındakini gizliden gizliye korkutmak."Sakın onlara aba altından değnek göstermeye kalkma, yoksa kaçırırsın."
Ha Hoca Ali, ha Ali Hoca: Farklı gibi gösterilen iki şeyin, gerçekte hiçbir değişikliği yoktur, "ikisi de birdir" anlamında kullanılır.
Ocağı kör kalmak: Soyunu sürdürecek çocuğu bulanmamak, soyu tükenmiş olmak.
Ocağına düşmek: Birine yardım etmesi için yalvarmak, koruması için sığınmak."Ocağına düştüm ağam, beni bu işten ancak sen kurtarırsın!"
Vadesi gelmek (yetmek): 1. Ömrü sona ermek, eceli gelmek, ölmek. 2. Süresi dolmak, ödeme zamanı gelmek."Vadesi geldi geçiyor ama senet sahibi hâlâ ortalıkta görünmüyor."
Vaktini şaşmamak: Tam zamanında."Vaktini şaşmaz o, göreceksin şimdi gelecek."
Vara yoğa karışmak: Her şeye, üstüne lâzım olsun olmasın her işe karışmak."Üvey annemin vara yoğa karışmasından bıkmış usanmıştım iyice."
Cadı kazanı: Fesadın ve dedikodunun çok olduğu, herkesin birbirine düştüğü, türlü düşmanlıkların kaynaştığı, hile ve düzenlerin kurulduğu yer."Mahalle bir anda cadı kazanı gibi kaynamaya başladı."
Caka satmak: Çalım satmak, gösteriş yapmak."Caka satmayı bırak da işine bak."
Cambul cumbul: Pek sulu, suyu bol (yemek için)."Yemek cambul cumbuldu ama lezzetli olmuştu."
Get your layout at Myspace Layouts |